İçe Dönük

İnsanın kendini bilmesi güzel şey. Ama kendini bilip, daha sonra yine üzüleceğini bilip, daha sonra hata olarak nitelendireceği şeyleri yapması çok garip.
Başkasından bir atak gelmez de, yine hata yapmak zorunda kalmam diye umuyorum, basit bir kelime bu hataya engel olabilecekken. Belirsizlikten belki de, bu sefer farklı olabilir mi merakından. Ama hiçbir zaman olmadı. Biliyorum aslında, bana göre işler değil bunlar; uzaktan bakıp ahkam kesmek, boş konuşmak benim işim. Ne zman ciddiyete dayanabilmişim ki...
Yeniden göz gezdirelim, önemli olan ne, nasıl mutlu olunabilir? Karşılıklı sevgi ve saygı mı? İkisi de yok, demek ki; reddetmeyi öğrenmeliyim. Ya da kriterlerimi daraltmalıyım, Çünkü genel özellikleri istatistiğe vuracak olursak 25-30 yaş aralığı çıkıyor ki, olmaz sanki bu.
Birinden çözüm yolu dilenmeliyim, reelde görüştüğüm kişilerle de bu konuyu konuşamayacağıma göre, belirli kişiler kalıyor. Sıkıştığım anda aklıma gelen ilk insanlar yani yine. Belki de sorunlarımı -aslında sorun da değil ya, düşünce- kendim çözmeyi öğrenmeliyim.
En iyisi her zamanki gibi sallayıp günlük işlere yoğunlaşmak.Sınava çalışıyormuş gibi görünüp dedikodu yapalım bari, yaş bunu gerektiriyor çünkü. Of, ne sıkıcı hayat! :)

Bu şarkı çok güzel. :)  Kendi kendine konuşmak da çok güzel :P

Posted on 13:43 by aldacı and filed under | 0 Comments »

Al Sana Hakem

Posted on 10:34 by birmilyoncu and filed under , , , , | 0 Comments »

Deus Ex Machina



Bobiler'den Sakin yapmış. "Nereye böyle?" diye sormaz mısınız hiç kendinize? Sormayın yahu, olur gider...
Posted on 14:07 by birmilyoncu and filed under , , | 0 Comments »

Uykusuzluğumu Kedime Borçluyum

Dün ev arkadaşımın sevgilisinin doğum gününü kutladık. Önce evde pasta kestik. Kesmişken yiyelim bari dedik. Kilo alma korkusu nedeniyle hatun kişilerden yarımşar dilim pasta kaldı hesabıma. Gece gittiğimiz mekanda çalan tanıdık arkadaşın da pasta sürprizi ile karşılaştık. Yarımşar dilimler yine önüme uçuştu. Anlayacağınız için dışım pasta. Ahan da bıyıkta krem şanti kalmış.

Çok pasta, az alkol vardı dün gece. Malum, pazarları çalışan biriyim ve bu yaz göbeği bir nebze eritmem gerek. "Bira bu göbeğin altında" sloganım manitalarda artık işe yaramıyor.

Eve geldiğimde çok uykum vardı. Medya Kralı'nı dahi izlemeden yattım ama Ramiz çok özlemiş besbelli, sabaha kadar gram uyku uyutmadı. Tam dalıyorum, pati geliyor. Uyandırınca şöyle bir bakıyor, ıslak burnu ile yanağımı okşuyor. Gel de kapat bir odaya. Şerefsiz, sabah ben evden çıkarken dahi paçamdaydı. Şimdi uyuyordur o. Ya ben? Çalış Erlik, uyku yok sana.

Dün evdeki kalabalığı çok sevdi. Nasıl sevmez? Bir ikisi hariç hepsi kedisever bir topluluk. Bol bol fotoğrafı çekildi. Yarın feyste olur.

Az sonra Gençler-Bursa maçı var. Takım tutmuyorum ama memleket takımı hesabı Gençlerbirliği gönlümdeki takımdır. Öte yandan Bursa şampiyon olmanın peşinde. Bugün Bursa kazansın isterim.

Bursa çok güzel bir şehir. Ha, insanları omuz atarak karşılıyor sizi ama olsun. Düzenli, büyük bir kent ve alternatifleri geniş. Tarihi zengin. Mutfağı lezzetli. Kızları güzel.

Pazar çalışmaktan nefret ediyorum ama işim olmadığı zaman erken çıkabiliyorum. Gidip yatsam mı ki? Fena fikir değilmiş gibi geldi. Haydi, Erlik kaçar.

Posted on 13:33 by birmilyoncu and filed under | 0 Comments »

Şikayet..

Evde oturmak gerçekten çok sıkıcı. Özellikle öğlende uyuma alışkanlığı olmayan biri için.
Bir kere oda aşırı derecede güneş alıyor ve ben buna uyuz oluyorum. sabah erkeden bu yolla uyanıyorum. Normalde dershaneye gitmeliyim,ama geçen sene rahatsızdım ben diyip gitmiyorum yine. Sabah kahvaltısı hazırlıyor, tek yudum lokma almıyor ama bir demlik çay içiyorum. Bütün gün abur cuburlarla beslenip bilgisayar başında oturuyor ve sıkılıyorum.

Bu paragrafta ne kadar yanlış olduğuna dikkat çekmek istiyorum ama bu benim klasik cumartesim. Aslında zaten bloga yazmam istenmiyor, foruma takılmam istenmiyor ve bilgisayar başında geçirdiğim zaman minimuma indirilmeye çalışılıyor. Edilgen kurduk cümleyi bir kere ama, özneyi de söyleyelim; bu isteklerin sahibi en yakın arkadaşım. Hatta öyle ki her öğün düzenli olarak yemek yemeli, düzenli ilaç içmeli, sigarayı azaltmalı, ders çalışmaya başlamalı hatta ve hatta düzgün bir sevgili bulmalıymışım. Sevgili en yakın arkadaşım yaşam stilimi kökünden değiştirmeye uğraşıyor kısacası. Haksız mı? Değil. O da benim gözümün önünde bayılsa ben de aynı şeyi yapardım muhtemelen. (Evet, bütün bunların sonucunda bünye dayanamadı ve tansiyonum düştü; sonra toparlandı, sonra yine düştü. Bünyem de manyak benim.)

Ben her şeyi bir yana bırakıp yine sadece hayal kurmaya devam ediyorum. Bir gün yazarken tek başıma olacağım, istediğim şekilde hareket edebileceğim. Hatta çok çabalarsam Şebnem Ferah'ı bile görebilirim.

Bunu tamamen erlik'in tembelliğime yönelik göndermeleri sonucunda duygu sömürüsü yapmak amacıyla yazdım. Şimdi güzelce dizimi izleyip tembelliğime dönebilirim.


#Çok sevdiğim bir müzik grubu Almanca notumu en üst seviyeye taşıdı.Teşekkürler Rammstein.
# Aşırı derecede obsesifim gerçekten, "hold the line" ve "faithfulness"e taktım yine. Şebnem Ferah'ı ben de burnundan öpmek istiyorum.
#Hayat sadece müzik değil diyecek olursak -ki bana göre sadece müzik- ; bir gün erlik ve matçıyı da görebileceğimi umut ediyorum.
#Pokeri seviyorum!
#Feysbukta saçma bağlantıların altındaki bu mesajı 9 kişiye göndermezsen yarın saat 14:34'te başına kiremit düşecek konulu yorumlardan nefret ediyorum! Cep telefonu bitti, mail bitti,feysbuk başladı. Yakında twitter'da, bloglarda falan da görürsem şaşırmayacağım.
#Yarın sınava girecek öğretmenlerime başarılar diliyorum. Evet, öğretmenlerime; onlar da normal değiller zira. Ayrıca yarın benim de sınavım var, arkamdan okuyup üfleyin, sonra da iyi dileklerinizi feysbukta yayınlayın benim için, size güveniyorum. Son gün çalışacaktım dün hastaydım, çalışamadım.
#Bundan sonra erlik beni kovmazsa iyidir. Tüm penguenleri öpüyorum buradan kocaman.
Posted on 18:46 by aldacı and filed under | 2 Comments »

Mesut Yar Modu

Gün içinde yorulup, akşam eve gidince oturup sadece tv izleyen, çayını içen adam oldum. Ramiz de (kedim) geldi, tam oldum. Bu ilginç değişim sayesinde bambaşka tatlar yakaladığımı söyleyemem ama Türk televizyonlarında hangi diziler, programlar var ve genel olarak konuları nedir, biliyorum artık. Mesut Yar moduna geçtim.

Cümbür Cemaat adlı çok saçma, komiklikten uzak bir dizi var mesela Star'da. Çok gereksiz olduğu halde sanırım haftada iki üç tekrarı oluyor. Oradaki Rahime karakteri dışında kayda değer hiçbir şey yok. Kendisini, yani Nihal Yalçın'ı Disko Kralı'nda izlediğimde dikkatimi çekmişti. Esprili, hazır cevap ve çok eğlenceli biri. Daha önce defalarca izlemişim ama fark etmemişim. Şöyle bir bakındım, neler yapmış bu kadın diye. İtü Sözlük'ten alıntılıyorum;

kurusıkı show un parçasıymış öncelikle.

avrupa yakası'nın meryem'i.

sekizkek mi ne o reklamda, hem obua çalan hem koşan çocuğun anası.

ve panküp şekerim'de burak hakkı'yla arz-ı endam eden bağyan.

cümbür cemaat aile adlı dizide oynuyor şu an.

şebnem bozoklu'dan sonra insanı şive delisi yapan kadınlardan.

çaktırmadan güldürüyor, kemerli burnu kendisine hava veriyor aynı zamanda.

una furtiva lacrima - itü sözlük


İşte bu kadın dikkate değer bir yetenek. Ahan da evde oturmanın ve tv izlemenin bir faydasını görür gibi oldum. Gibi olmuşum, fayda değilmiş.

"Burası benim evimmiş meğersem" diyen Fırat kadar aklım olsa. Formspring.me sayfası bile var Fırat'ın; http://www.formspring.me/hoptirinom Kim hazırlıyor, kim sunuyor bilmiyorum ama eğlenceli.

Benim de formspring.me sayfam var ama eğlencesi bitti. Bir haftaymış her şey. Aşk kadar kısaymış lan tadı.

Kedi hayvanı acayip bir şey. Oyun oynarken bile kendisini izlemenizi istiyor. Baktı ki siz onu değil, televizyonu tercih ediyorsunuz, hemen viyaklıyor. Bebek gibi. Akşama kadar evde yalnız, sıkılıyor tabi sıpa. Ramiz'e gündüz bakıcı olmak isteyen parmak kaldırsın.

Milletimize, ümmetimize laf ediliyor diye feysi protesto ediyormuşuz(?). Peygamberimize hakaret ediliyor ve bunu durdurmuyorlar. Biz de 3 gün hesabımızı donduracağız(mış). O zaman kapa hesabını, git. Ne demeye uğraşıyorsun? Youtube izlemiyor musun? İtalyan malı, Danimarka malı ürün kullanmıyor musun? Ha benim balık hafızalı insanım. Protesto ettiğin şeyin kölesi olma da, o da kafi aslında.

Senin devletinin erişimini engellediği Youtube'a giriyorsun bir şekilde. Madem milli duyguların bu kadar hassas, kes ilişkini tüm bunlarla. Yok, Youtube,Facebook gibi siteler senin için önemliyse ahkam kesmeyeceksin.

Bir de sanal ortamda Atatürk için filan 5 milyon olma derdi var. Eminim Atatürk'ün böyle bir derdi yoktur. Sanal ortamda sidik yarışı yapıyorsan futbol ile ilgili olsun, şarkı yarışması olsun ama Atatürk, din, millet olmasın.

Yeter bu kadar. Tv dedik, nerelere geldik. Tvden devam edeceğim sonra, şimdilik lay lay.

Posted on 17:14 by birmilyoncu and filed under , , , , , , | 0 Comments »

Göktürk Abecesi



İlerde daha detaylı bilgiler aktaracağım Göktürk Abecesi ile ilgili.
Posted on 14:45 by birmilyoncu and filed under , , , | 0 Comments »

Olmazsa olmaz!

Posted on 18:49 by birmilyoncu and filed under , , | 0 Comments »

Yargu

Bir uydu alıcısı alırsınız, ilk 20 favori kanalınızı belirlersiniz ve sıralarsınız. Yöresel kanalların makus talihi ilk yüze girme çabasıdır. Neredeyse hiç izlenmezler. Bunların arasında siyasi fikirler üreten kanallar gibi kültür sanat kanalları da vardır. İzleyecek bir şey kalmadığında 200 küsur kanalı şöyle bir dolaşırsınız. İşte o dolaşmalar sırasında sizi bambaşka mecralara götüren bir program bile yakalayabilirsiniz.

Adını vermek istemiyorum, Fetullahçı bir kanalda Ezel Akay ile röportaj yapıldığını görmemle ekrana kilitlenmem bir oldu. "Hacivat ile Karagöz neden öldürüldü?" adlı filmi Şamanizm hakkında fikir vermesi açısından ayrıca pek ala bir filmdir. Sohbet yeni projeler üzerinde devam ediyordu. Meğer Ezel Akay bir roman yazmış. Adı Yargu. Filmini de yapacakmış ama romana biraz daha zaman tanıyormuş.

"Şamanizmden tam olarak kopamamış Türkmenlerin Moğol istilası sırasında çıkarıldıkları bir mahkemeden bahsediyor" demez mi? Peki benim bu kitaptan neden haberim yok diye kendime kızdım.

Yargu, eski Türklerde, siyasi suçlara bakan, Hakan başkanlığındaki yüksek mahkeme imiş.

Kitabın internet fiyatı 9,35 TL.

Radikal Gazetesi Kültür Sanat kitap hakkında şöyle bir şey yazmış;

'Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?' filmiyle Ortaçağ dönemi Anadolu'ya eğilen Ezel Akay, şimdi bir de roman yazdı. 'Yargu' adlı romanın iki yazarı var; Ezel Akay ve Haldun Çubukçu. Kitap Anadolu'nun Moğol istilasına uğradığı bir dönemde geçiyor. Kural tanımaz, şenlikli bir Türkmen aşireti olan Karacakızlılar, Moğollar tarafından yargılanıyor. Ancak sonu belli bu 'yargu' sürecini, Türkmenler bir oyuna çeviriyor...
Türkmen töreleri, Anadolu inançları içinde özgün bir yaşam tarzı tutturan Karacakızlılar kayıp çocuklardan oluşan bir kardeşlik cemaatidir. Çocuk kalmayı başarmış bu topluluk ve her gerçeği oyuna dönüştürerek yaşamaktadır. Sonuçta hepsinin öldürüleceği belli olan yargılamayı da her şeyi bir oyuna çevirerek kendi bildikleri yöne çekerler. Bu arada 'heyulaları' yani şöhretleri giderek artar ve cemaat Moğollar için gittikçe daha tehlikeli bir hal almaya başlar.
Doğan Kitap tarafından 2007 başında yayımlanacak roman Ezel Akay için bir üçlemenin parçası olacak. Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü filminde Osmanlı'nın kurulduğu döneme eğilen Akay, ileride filme dönüşmesi planlanan 'Yargu'da Moğol egemenliğindeki Anadolu'yu anlatıyor. Akay, bir sonraki çalışmasında ise Selçuklu dönemi ve Mevlana'yı ele almayı tasarlıyor.
Posted on 13:54 by birmilyoncu and filed under , , , | 1 Comments »

Girişe kısaca

"Tarz olarak benziyorsunuz" dedi bir arkadaş. Dedim o zaman biz iki tembel neden bir blogu paylaşmıyoruz. Hem ben büyüğüm, dediğim olur. Üşendiğim bir şey olursa Aldacı'ya yaptırırım. İşte böyle gelişti fikir. Ayarlar filan daha çok değişir ama konsept belli. İkimiz de cücük beyinlerimiz elverdiğince bir şeyler karalayacağız, oradan buradan resim video aşırıp paylaşacağız. Çeşitli ve çelişkili bir blog olacağa benziyor. Hakkımızda hayırlısı.
Posted on 20:12 by birmilyoncu and filed under , , , | 0 Comments »

Se..a..

Hani şu mikrofon kullanılacak etkinliklerin başında "se..a.." şeklinde deneme yapılır ya, acayip uyuz olurum ona. Amacı nedir anlayan varsa beri gelsin.
Ne zor işmiş blog açmak! Linki al, yazını yaz olayı değil zor olan, isim bul, konsept belirle, temayı ayarla vesair; kafamı meşgul etti birazcık. Yine de her işi erlik yaptı sağolsun, ben güzel dedim sadece. İnsanüstü yaratıcılığımı çok yararlı olacak şekilde kullandım , her soruya güzelmiş diyerek. Bundan sonra bir tek yazmak kaldı, o konunun zorluğu ayrı. Bendeniz blog konusunda hayli tembelim zira.
Blog hakkında bilgi verecek olursak -ki bu bilgiyi tamamen kendime veriyorum- :
Öncelikle başlığımız endorfin; yine erlik'in fikri, mutluluk hormonu diye bildiğim, doğal morfin olarak tabir edilen bir madde. Konsept de buna bağlı olarak şekillenmiş oluyor(muş -şimdi fark ettim- ) . Link ise yine yaratıcı bir arkadaşın bize hitaben bulmuş olduğu bir şey. Uydu mu, cuk oturdu.
Her neyse, hayırlı uğurlu olsun diyerekten yazıyorum bu ilk yazıyı. Aslına bakarsanız, bu bir deneme yazısıdır efenim.


Posted on 18:35 by aldacı and filed under | 7 Comments »